31 Ocak 2016 Pazar

MIDLAKE- Core Of Nature




i will wear the sun, 
ancient light through these woods, 
woods that i walk through alone
i will take my rest 
with all creatures who dwell,
under the smallest of green
i'll remain no more than is required of me
until the spirit is gone
i will long to see all that waits to be known
and all that will never be known 

enter the core of nature, 
no earthly mind can enter, 
but i will wear the sun, 
bound to others, 
we see many things

i will train my feet to go on with the joy
a joy i have yet to reach
i will let the sound of these woods i have known
sink into blood and to bone
i'll remain no more than is required of me

until the spirit is gone
i will long to see all that waits to be known
and all that will never be known 

enter the core of nature, 
no earthly mind can enter, 
but i will wear the sun, 
bound to others, 
we see many things

i will wear the sun, 
ancient light through these woods, 
woods that i walk through alone
i will long to see all that waits to be known
and all that will never be known
all that will never be known.

3 Doors Down - Landing In London



i woke up today in london as the plane was touching down
all i could think about was monday when maybe i'd be back around
if this keeps me away much longer i don't know what i would do
you've got to understand it's a harder life that i'm going through
and when the night falls in around me and i don't think i'll make it through 
i'll use your light to guide the way
'cause all i think about is you
l.a.'s getting kind of crazy
and new york's getting kind of cold
i keep my head from getting lazy
i just can't wait to get back home
and all these days i spend away
i'll make up for this i swear
i need your love to hold me up
when its all to much to bear
and when the night falls in around me and i don't think i'll make it through 
i'll use your light to guide the way
'cause all i think about is you
and all these days i spend away
i'll make up for this i swear
i need your love to hold me up
when its all to much to bear
and when the night falls in around me and i don't think i'll make it through 
i'll use your light to guide the way
'cause all i think about is you

Reamon - Supergirl


Chris Ishaak- Blue Hotel


PİLLİ BEBEK- Siyah Beyaz


FURUĞ..

...
hayattan ne istiyorum biliyorsun
ben sen olayım, sen, tepeden tırnağa sen
bin defa gelmek mümkün olsa dünyaya
her defasında sen, her defasında sen

bir denizdir bende saklı olan
ne zaman güç bulacağım saklamaya kendimi
keşke sana bu korkulu tufanı
anlatacak gücüm olsaydı

öyle doluyum ki seninle
çöllerde koşmak
dağa taşa vurmak başımı
gövdemi dalgalara atmak istiyorum

öyle doluyum ki seninle
kendimden döküleceğim toz gibi
bastığın yere baş koyacağım usulca
uçarı gölgene asılıp kalacağım

evet, sevmenin başlangıcıdır bu
gerçi belirsizdir yolun sonu
ama ben artık düşünmüyorum sonu
sevmektir güzel olan çünkü...

Ömer Hayyam


Dal goncayı bir sabah açılmış buldu,
Gül melteme bir masal deyip savruldu
Dünyada vefasızlığa bak; On günde
Bir gül yetişip, açıp, solup kayboldu...



Sen acırken bana, hiç bir günahımdan korkmam
Benle oldukça; yokuş, engebe, yoldan korkmam
Beni ak yüzle diriltirsin a Tanrım, bilirim;
Defterim dolsa da suçlarla, siyahtan korkmam.

Tom McRae - The Boy with the Bubblegun


Furuğ Ferruhzad


Ah ne denli dingin ve gururla geçiyordu

Garip bir su akıntısı gibi
bu terk edilmiş sessiz Cumalarda
bu sıkıntılı evlerde
benim yaşamım.

Ah ne denli dingin ve gururla geçiyordu...

Ólafur Arnalds - So Far ft. Arnor Dan


Nazım Hikmet..


Yüz yil oldu yüzünü görmeyeli, 
belini sarmayalı, 
gözünün içinde durmayalı ,
aklının aydınlığına sorular sormayalı,
dokunmayalı sıcaklığına karnının.

Yüz yıldır bekler beni 
bir şehirde bir kadın. 

Ayni daldaydık, 
ayni daldaydık, 
aynı daldan düşüp ayrıldık.
Aramizda yüz yillik zaman,
yol yüz yillik... 
Yüz yıldır alacakaranlıkta 
koşuyorum ardından. 

SEMA MORITZ- Hasret


CEM KARACA- Sevda Kuşun Kanadında




Dağ başında rastladım ak sakallı birisine.
Bin yıllık bir halıya bin yıldan beri 
bağdaş kurmuş bir çınar gibiydi...



Sordum ona
"-Aşk ne ustam, hayatın sırrı ne?
Tepeden tırnağa aşığım ben ! Koskoca bir hayat var önümde..."



Sevda kuşun kanadında, ürkütürsen tutamazsın
Ökse ile sapanla vurursun da saramazsın
Hayat sırrının suyunu çeşmelerden bulamazsın
Ansızın bir deli çaydan içersin de kanamazsın...

MURATHAN MUNGAN

''Gelirsen yolum genişler, gelmezsen hayalini severim. yanmaktan korkmam ben. bu aşka, sağ çıktığım yerlerden geldim.''

****

"masumlar ne anlatır yüzlerinde?
cennet, neyi yitirdikten sonra aramaya başladığımız şeydir?
içimizdeki boşluktan başka nedir ki ölüm?
bu boşlukla nereye dek gidilebilir?"

****

ırmağın öfkesini yendim, ırmağın töresini yendim. sonra çıktım ırmaktan bedenimde binlerce ırmak.

****

"herkes başka olur bir başkasıyla" 

****

" bu memlekette her şey olabilirsiniz; ama ne yaparsanız yapın rezil olamazsınız çünkü bu toplum, dün yapılan hiçbir şeyi yarın anımsamaz."

****



Natasha Atlas- GAFSA


"Habet riyahel hobi fi bali
tahdeeni salam el habib
tigouli ‘erja ya ghali talel fourag wal il gharib’ "

"Zihnimde aşk rüzgarları esmeye başladı.
sevgilimin(canımın) huzurunu/selamını sunup
diyecek ki "geri dön kıymetlim unut ayrılığı ve yabancılaşmayı."

Kelly Thoma- Ice Tree


30 Ocak 2016 Cumartesi

Ferte preza na prezaro



mi me rotate vlammides, giati eimai lipimeni

kara-giagini mes stin kardia, eho kai me parainei 



ah, ferte preza na prezaro
kai hasisi na foumaro
giati agapo en alaniari
me to musmuli zonari
re tou ksigiemai, den mou milaei 
pono an me vlepei ki olo gelaei



ah, ferte preza na prezaro
kai hasisi na foumaro



i meraklou i mortissa, ponei ma den to legei
ki an traguda re, pseifti ntunia, mesa i kardia tis klaigei



ah, ferte preza na prezaro
kai hasisi na foumaro
giati agapo en alaniari
me to musmuli zonari
re tou ksigiemai, den mou milaei 
pono an me vlepei ki olo gelaei



ah, ferte preza na prezaro
kai hasisi na foumaro

ONCE-Falling Slowly




i don't know you
but i want you
all the more for that
words fall through me
and always fool me
and i can't react
and games that never amount
to more than they're meant
will play themselves out

take this sinking boat and point it home
we've still got time
raise your hopeful voice you have a choice
you've made it now

falling slowly, eyes that know me
and i can't go back
moods that take me and erase me
and i'm painted black
you have suffered enough
and warred with yourself
it's time that you won

take this sinking boat and point it home
we've still got time
raise your hopeful voice you had a choice
you've made it now



take this sinking boat and point it home
we've still got time
raise your hopeful voice you had a choice
you've made it now
falling slowly sing your melody
i'll sing along

REDD- Nefes bile almadan...


29 Ocak 2016 Cuma

Beth Hart - Caught Out In The Rain


Kovacs - My Love


Ane Brun- The Dancer




he came riding fast like a phoenix out of fire flames
he came dressed in black with a cross bearing my name
he came bathed in light and the splendour and glory
i can't believe what the lord has finally sent me

he said dance for me, fanciulla gentil
he said laugh a while, i can make your heart feel
he said fly with me, touch the face of the true god
and then cry with joy at the depth of my love

cause i've prayed days, i've prayed nights
for the lord just to send me home some sign
i've looked long, i've looked far
to bring peace to my black and empty heart

my love will stay till the riverbed run dry
and my love lasts long as the sunshine blue sky
i love him longer as each damn day goes
the man is gone and heaven only knows

cause i've cried days, i've cried nights
for the lord just to send me up some sign
is he near? is he far?
bring peace to my black and empty heart

so long day, so long night
good lord, be near me tonight
is he near? is he far?
bring peace to my black and empty heart

Ane Brun- To let myself go

Çok seviyorum bu şarkıyı çok..

To let myself go / Kendimi gidişata bırakmak
To let myself flow / Kendimi akışa bırakmak
Is the only way of being / Varolmanın tek yolu (benim için)
There's no use telling me / Boşuna aksini söyleme bana
There's no use taking a step back / Boşuna kendini geri çekme
A step back for me / Benden geri
                                       
                                         






28 Ocak 2016 Perşembe

Birhan Keskin

"sevgilim, günün belli saatlerinde seni unutmayı deniyorum."

****


"keskin zeka bir şeydir, ama tek başına olduğunda sadece mutfaktaki hıyarı doğramaya yarar" 


****

bu dünyada insan dediğin ikiye ayrılır jospi 

bir: ayrıldıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi 
davranan medeniler; 
bir: atlarına davranan barbarlar. 
onlar atlarını çöle, topuğunu dikene sürerler. 

****

bilesin, sultan sazlığı’nda boynu eğri bir kuşun 
ince boynuna yediği kurşun gibi hainiz hepimiz.

****


"söylemeye gerek var mı sevgilim,

söylemeye gerek var mı şimdi?
yetiştirdiğim en iyi nişancı vurdu beni.
Klimanjaro' nun karları sevgilim,
Klimanjaro' nun karları
...innnniiiiiyor aşağı."

****


kolaydır inanmak kadar inanmamak da
ister sal kendini dünyaya, 
ister kal yanımda
her şeyden öte öyle sevdim ki ben seni
yoluna baş koymak diyoruz 
biz barbarlar buna

****


"tecellinin içinde ecel durur sevgilim, görmedin mi ?

adaletin içinde bir zalim oturur "

****


Günler öylece kendi kendine geçsin diye

bir camın arkasında durdum
bana dokunmasın hiçbir şey
hiçbir şey yarama merhem olmasın
iyileşecekse, hiçbir şeysiz iyileşsin diye
bir camın arkasında durup
akan hayata ve zaman baktım.

bilirdim, biliyordum, biliyorum,
bittiğinde, geçtiğinde,
azaldığında sızı, iyileştiğimde,
o saman tadıyla karıştığında;
her şey daha acı olacak.

****


"İnsan kadife bir hatıradan başka nedir ki ?
geçmiş: üstümüzü her gece onunla örttüğümüz,
uykuların derininde
kor yankılarına düşer gibi olduğumuz

ve sonra unuttuğumuz 
dağın doruğu ile dağın derini arasındaki
mesafeden başka nedir ki ?

insan: derininde kor tutmuş haller, 

doruğunda ıssızlık bilgisi...

güne ait sesler çoğaldığında
hatıranın kendisi de kokusu da bilgisi de
silikleşecek...

Ve insan,
sabahın nemi kadar
sessiz olmayı isteyecek."

****

Benim yaşım
o'ndan uzaklığımla ölçülür.
B'enim sabitim o'dur.

Ben geldim
Senden geldim
sana geldim
sen o'ysan eğer.

ben geldim
senden geldim
sana geldim
bir avuç karbon
bir avuç merhamet.

ben geldim
geçmiş şaraptan kızıl
ve körkütük bir şiraz'dan elbet.

Birhan Keskin

sevgilim sabahın erkenini seviyor, 
ben geceyi ve esmerliğini onun, 
o dorukları seviyor, korkuyor bundan 
ben rüzgarla buluşan tepeyi, tuhaflığı, 
ona bir yeşil gülümsüyor, 
ben, hayatı delice sevdiysem nasıl, 
diyorum, seni de öyle. 
o kendi boşluğunda oyalanan günlerde 
canı sıkılan bir çocuk gibi uyuyor, 
ben göğe bakıyorum geceden, 
kendi çukurunu bulmuş deniz gibiyim 
diyorum, yanında, 
o sabahları eğilip öpüyor denizi. 

çıplağın çıplağımda, rüzgarın dağımda olsun, 
esmerliğin gecemde, öyle kal. 
"bulutlara bak, gidiyorlar, hızla" diyorsun, 
yağmur bir yalıyor yüzümü, 
bir duruyor. sabahları eğilip yüzüme 
öpüşün geçiyor bir, bir duruyor aklım. 

su ve rüzgar, dağ ve doruk, sonsuz hepsi, 
oysa camdaki sardunya gibi üşür 
bana biçtiğin ömür, ölüm geliyor aklıma bir 
bir, çıplağın çıplağımda. 

rüzgarın dağımda olsun esmerliğin gecemde 
öyle kal, sana sonsuz sarıldığımda.

Birhan Keskin

"size,
bu odanın alacakaranlığından, 
okyanusundan, beni boğan dalgalarından, 
tenimde kalan tuzundan ve 
yastıklarda kuruyan gözyaşından 
hiç bahsetmedim. 

size, 
nasılsın diyerek başlayan telefonlarınıza 
(garip, tuhaf aslında) 
beyaz bembeyaz tabiatımla 
"iyiyim" diyorum. 
yani aslında korkuyorum 
bütün bunlar kıyamet 
bütün bunlar cinnet 
bütün bunlar cinayet demeye 
bir daha düzeltilemeyecek sözler 
söylemeye korkuyorum.

telefonla birlikte ışığı da kapatıp 
bol şanslar deyişiniz, şanslar deyişiniz, deyişiniz 
çınlarken içimde, 
bunun beni ne kadar kırdığından 
hiç bahsetmedim. 

bahsetmediğim çok şey var daha 
yaz çiçekleri, cam çiçekleri ölüyor 
akşamın altını, gümüşe dönüyor 
bunlar da önemli elbette 
en az, 
bana ihaneti öğrettiğiniz 
bana kanatlarımı bıraktırdığınız kadar.

odadaki ışığı, 

tenimdeki tuzu kırdım 
yastıklarda kuruyan gözyaşını, 
ufku 
terk ettim. 

söz kirlendi, 
kendi uzayımda kendime 
garsonluk etmekteyim.

sizinle yaşadığım her şey kıyamet, 
sizinle yaşadığım her şey cinnet, 
sizinle yaşadığım her şey cinayetti. 
ruh kirlendi 
kalbimin kenarında atını durduranlar için 
akrep beslemekteyim."

Adnan Karaduman- Ala gözlüm


Birhan Keskin

sokaktan bir tinerci geçer

çimen mülkünde yerliler yerli yerindeler
benimse herrr şeyim kayıyor, kaydı beyler
bu yüzden göz göze geldiğimiz yalandır, yalan beyler!

sokağın kiri sokağın taşından kayıyor, kaygan beyler!
ben sizinle hiç göz göze gelmedim.
gözlerim kayıyor, baksan göreceksin, kayıyor her yer.

el yamanmış bey yamanmış, tamam beyler!
haramdır bize rahat yer zaten, zaten rahat yer beyler!
mecburen sustalı bıçak benim bu hayatım
sizin hayatınıza arkadan dayanan, arkadan dayanan beyler!

Birhan Keskin

her gün bir kez bu kitabın başına geçtim. her gün bir kez
dışarı çıktım kırık bir bulutla yürüdüm, her gün bir insana
bakıp, yüzümü yere eğdim. her gün bir gazeteye boş gözlerle
baktım. her gün birileri konuştu, onları dinliyor gibi yaptım. her
gün bir kez "neredeyim" diye sordum kendime. her gün bir kuzey
kışı indi içime. her gün karşımda duran fotoğraflarına
baktım. bir kez öfkelendim her gün bir kez sordum kendime neden bu
kadar bağlandın. her gün adalet ve zalimlik üzerine düşündüm.
belki de her şey. her gün bir barbar, bir medeni ile gezdim
sokaklarda. minareleri her gün sabaha ezan sesleriyle ben açtım. her
gün bir perdeyi aralamaya çalıştım. her gün hiçbir şeyi
anlamadığımı düşündüm, her gün her şeyi anladığımı
düşündüm. güvercinleri yolculadım. her gün, günlere
dayanamadığımı düşündüm. kitapları alt alta dergileri
kıvırarak yan yana dizdim. ne idüğü belirsiz yerler benimle
yürüdü. gördüğüm her "cümle" bana bir bıçak gibi battı,
anlamadım. her gün bir taş parçası söktüm içimden. her gün
uyku beni koynuna alsın diye yalvardım. her gün, gün bitiyor gece
bitmiyor dedim. her gün işlerin beni avutmadığını gördüm.
ayrılık günlerini sonradan niçin sisli bir perde gibi hatırlarız
diye sordum. öfkeni unutma dedim kendime her gün, unutursan
düşersin dedim. her gün en az bir saati ayakta durmaya, dimdik
durmaya ayırdım. her gün ömür sözcüğünü bir kez kalbimden
geçirdim. her gün ömür sözcüğü kömür gibi tınladı içimde.
her gün sana içimden bir kez "sevgilim" diye seslendim. her gün sana
bir kez "zalim" diye seslendim. her gün, yan yana oturup birbirine
rikkatle bakan iki yaşlı kadını düşündüm. her gün o
kadınların bu fotoğrafı yırtıldı dedim. her gün "âh" ettim bir
kere, bir kere o âh'ı geri aldım. her gün "yol arkadaşım" dedim,
kahırla kapladım sözlerimi. her gün acını tattım. her gün
unutmak için değil, unutmamak için ağu kattım kalbime.her gün

insan olmak ne çok kusur içeriyor diye düşündüm. her gün bir
kilidi açmaya çalıştım. başka bir şey vardı, başka bir şey;
ben sana dünyanın değil yeryüzünün diliyle seslenmiştim. çile
nedir, günah ne? bana ne bunlardan. dünyanın merkezi sendin her gün
ben senden uzayan uçsuz bucaksız bir kara.
karrrrrrrrrraaaaaaaaaaaaaa.