29 Şubat 2016 Pazartesi
Metin-Kemal Kahraman- Yetiş
Yetiş ömrüm ardın sıra gelen var
Geceler ey kapandı, uzun geceler
Tozudu kum dağları geçen zaman var
Devrilmiş bir kapı, uzayan sular
Kurumuş toprakta bir deli rüzgar
Kıyısından geçtim, çıplak yamaçlar
Ne o beni bildi ne ben bilirim
Gelip geçen akşam, uçan rüyalar.
28 Şubat 2016 Pazar
Marika Ninou
Çıkar yücelerden haber sorarım
Solarken dağların gümüş yaldızı
Bilmem neredeyim neyi ararım ?
Uyanır içimde derin bir sızı
Derim neden yoksul gezdiğim bağlar,
Yok mu bu illerde benimle ağlar ?
Sesime ses verir dumanlı dağlar
Derdime eş olur bir çoban kızı
Akşam olur gölgelenir kayalar
Sürüler çekilir, uyur ovalar
Dertli kaval dertlerimi oyalar
Uzaktan göz kırpar akşam yıldızı
24 Şubat 2016 Çarşamba
23 Şubat 2016 Salı
20 Şubat 2016 Cumartesi
Neşet Ertaş- Aradım Derdime Bir Çare Mi Buldum
Aradım derdime bir çare mi buldum
Bu sevda elinden sararıp soldum
Sefil Mecnun gibi Leyla' dan oldum
Derdimi ellere verin diye mi bildim
Ağladı gözlerim güle mi bildim
Tutuldum vereme mi bu genç yaşımdan
Zalim kader gezer imiş peşimden of of
Dertli diye ayırdılar eşimden
Almayın yarimi diye mi bildim
Ağladı gözlerim güle mi bildim
Tamburam Rebab Oldu- Bekçi Bakır
Tamburam rebab oldu
Ciğerim kebap oldu
İstedim vermediler
Bir zalim sebep oldu
Aman aman aman
Ciğerim kebap oldu
İstedim vermediler
Bir zalim sebep oldu
Aman aman aman
Ben sana hayran
Ördek suya dal da gel
Yardan haber al da gel
Eğer yarim gelmezse
Tut kolundan al da gel
Aman aman aman
Ben sana hayran
Ördek göllerde olur
Şahin kollarda olur
Ördek suya dal da gel
Yardan haber al da gel
Eğer yarim gelmezse
Tut kolundan al da gel
Aman aman aman
Ben sana hayran
Ördek göllerde olur
Şahin kollarda olur
Yari gurbet gezenin
Gözü yollarda olur
Aman aman aman
Ben sana hayran
Bende Mecnundan Füzun Aşıklık İstidadı Var- Bekçi Bakır
Bende mecnundan füzun aşıklık istidadı var
Aşık-ı sadık benem mecnunun ancak adı var
Aşık-ı sadık benem mecnunun ancak adı var
Kıl tefahür kim senin hem var ben tek aşıkın
Leylanin mecnunu şirinin eğer ferhadı var
Ehl-i temkinem beni benzetme ey gül bülbüle
Derde yok sabrı anın her lahza bin feryadı var
Öyle bed-halem ki ahvalim görende şad olur
Her kimin kim dehr cevrinden dil-i naşadı var
Gezme ey gönlüm kuşu gafil feza-yı aşkta
Kim bu sahranın güzergahında çok sayyadı var
Ey fuzuli aşk men'in kılma nasihten kabul
Akl tedbiridir ol sanma ki bir bünyadı var
Bekçi Bakır- Hüsnün Senin Ey Dilberin
Hûri misin ey âfet-i can yoksa beşer mi ?
Gör nâlelerim halime rahmeyle civânım
Gözyaşı mı didemden akan hun-ı ciğer mi ?
Nergis mi acep didelerin gül mü yanağın ?
Peymâne-i kudret mi lebin şirr ü şeker mi ?
Gördükçe seni tazelenir sanki hayatım
Sensiz bana bu cân ü cihan zerre değer mi ?
Gülzâr-ı cemâlinde senin ey şûh dil-ârâ
Abdi mi öten mürğ-i nevâ sâz-ı seher mi ?
Gör nâlelerim halime rahmeyle civânım
Gözyaşı mı didemden akan hun-ı ciğer mi ?
Nergis mi acep didelerin gül mü yanağın ?
Peymâne-i kudret mi lebin şirr ü şeker mi ?
Gördükçe seni tazelenir sanki hayatım
Sensiz bana bu cân ü cihan zerre değer mi ?
Gülzâr-ı cemâlinde senin ey şûh dil-ârâ
Abdi mi öten mürğ-i nevâ sâz-ı seher mi ?
Sakın Terk-i Edepten- Bekçi Bakır
Osmanlı devrinde yaşamış arif ve meşhur şâir Urfalı Yusuf Nâbî, 1678 yılında bir kafile ile hac yolculuğuna çıkmıştı. Kafilede devletin ileri gelen paşaları da bulunuyordu. Kafile Hicaz bölgesine girince Peygamberi ziyaret aşkı Nâbî' yi iyice sardı. Öyle ki, uykusu kaçtı, hiç uyumadı. Bir gece yarısı kafile Medine-i Münevvere'ye yaklaştı. Kafilede bulunan Eyüplu Râmi Mehmed Paşa o esnada kıble tarafına doğru ayaklarını uzatmış uyuyordu. Rasul-i Kibriya'nın beldesine girerken arkadaşlarında gördüğü bu manzara Nâbî'ye hiç de hoş gelmedi. Paşayı uyandıracak bir şekilde şu meşhur beyitleri söylemeye başladı:
Sakın terk-i edepten kuy-ı Mahbub-i Huda'dır bu
Nazargah-i ilahidir, Makam-ı Mustafadır bu
Felekde mah-i nev, Babüsselem'ın sine çakıdır
Bunun kandili Cevza, matla-i ziyadır
Habib-i Kibriya'nın habgahıdır fazilette
Tevaffuk-i kerde-i Arş-ı Cenab-ı Kibriyadır bu.
Bu hakin pertevinden oldu deycur-i adem zail
Amadan açtı mevcudat düş çeşmin tutiyadır bu.
Muraat-ı edep şartıyla gir Nabi bu dergaha
Metaf-ı Kudsiyandır cilvegah-ı enbiyadır bu
Tenekeci Mahmud- Yanıp bir Nar-ı Ruhsare
Fehîm-i Kadîm, 17. yüzyıl divan şairidir. 1648 yılında vefat etmiştir.Şiirlerinde karamsarlık hakimdir. Aslında kendi döneminde Fehim olarak tanındığı halde, 19. yüzyılda yaşamış olan adaşıyla karışmasın diye kendisinden Fehim-i Kadim (ilk Fehim, önceki Fehim) olarak bahsedilmiştir. Ya Tahtakale ya Parmakkapı'da ya uncu ya kurabiyeci bir babanın oğlu. Evliya Çelebi'ye göre ya peltek ya kekemedir. On yaşında divan sahibi olmuş, on yedisinde İstanbul'dan sıkılıp Mısır'a gitmiş, oradan iyice nefret etmiş, İstanbul'a dönmek için yanıp tutuşmuş, para bulunca yola çıkmış ama varamadan yirmi yaşında 1647'de Ilgın'da (Konya) ölmüş. ( Kaynak: Ekşi Sözlük )
Nevruz
Yanıp Bir Nâr-ı Ruhsâre Çırağan Olduğun Var mı?
Seni Pervâne Veş Şem'e Şebistan Olduğun Var mı?
Hüseynî
(Ah) Demişsin Ey Saba Yok Bâğ-I Dilde Sünbül-İ Efkâr
Hevây-i Zülf-i Yâr İle Perişân Olduğun Var mı? (Aman Emirim Vay)
Kürdî
Güruh-i Zenperestânın Piriyim Demişsin Zâhid
Senin Beyt-i Senemde Şeyh-i Sen'an Olduğun Var mı?
Tâhir
Visâl-i İyd-i Ethâyı Nice Ümid Edersin Sen
O Şuhun Katına İydinde Kurban Olduğun Var mı? (Aman Dad Ey Ey)
İbrahîmi
Niceler Talib-i Feyz-i Muhabbet Olmak İsterler
Senin Ol Tekkey-i Uşşaka Mihman Olduğun Var mı?
Kürdî
Züleyhayi Murada Nâil Olmak Hayli Müşkildir
Azizim Yusuf Âsa Bend-i Zindân Olduğun Var mı?
Hüseynî
Per-i Rûyayı Teshir Eylemekse Maksadın Ey Dil
Fehîma Mülk-i Belkis'e Süleyman Olduğun Var Mı?
Nevruz
Yanalım Yakınalım Sürme Gibi Zehk Olalım
Bâri Bu Takrîb İle Girelim Yârin Gözüne Güle Feryâd Ey...
Yanıp Bir Nâr-ı Ruhsâre Çırağan Olduğun Var mı?
Seni Pervâne Veş Şem'e Şebistan Olduğun Var mı?
Hüseynî
(Ah) Demişsin Ey Saba Yok Bâğ-I Dilde Sünbül-İ Efkâr
Hevây-i Zülf-i Yâr İle Perişân Olduğun Var mı? (Aman Emirim Vay)
Kürdî
Güruh-i Zenperestânın Piriyim Demişsin Zâhid
Senin Beyt-i Senemde Şeyh-i Sen'an Olduğun Var mı?
Tâhir
Visâl-i İyd-i Ethâyı Nice Ümid Edersin Sen
O Şuhun Katına İydinde Kurban Olduğun Var mı? (Aman Dad Ey Ey)
İbrahîmi
Niceler Talib-i Feyz-i Muhabbet Olmak İsterler
Senin Ol Tekkey-i Uşşaka Mihman Olduğun Var mı?
Kürdî
Züleyhayi Murada Nâil Olmak Hayli Müşkildir
Azizim Yusuf Âsa Bend-i Zindân Olduğun Var mı?
Hüseynî
Per-i Rûyayı Teshir Eylemekse Maksadın Ey Dil
Fehîma Mülk-i Belkis'e Süleyman Olduğun Var Mı?
Nevruz
Yanalım Yakınalım Sürme Gibi Zehk Olalım
Bâri Bu Takrîb İle Girelim Yârin Gözüne Güle Feryâd Ey...
13 Şubat 2016 Cumartesi
SKRUK & MAHSA VAHDAT- Dar Ayeneh Sharab
Gol dar baro may dar kafo mah shukh be kalm ast
Soltaneh jahan nam bechenin rooz golom mast
Koosham nayoriid dar in jam ke emshab
Dar majless eh moh mohay rookhay doost tamom ast
Dar mazhabbeh moh ba deh halal hast vali kan, vali kan
Bi rooh yeh to ey sarveh golandaam harum hast
Az nang che gooeed ke maronaam zenang hast
Az naam che porsid ke maronang zenom hast
Gol dar baro may dar kafo mah shukh be kalm ast
Soltaneh jahan nam bechenin rooz golom mast
Salar Aghili- Sabokbar
Ey seba row sebokbar, ez berem su-ye deldar
Gu be an bivefa yar, hal-e in aşeg-e zar
Ey seba row sebokbar, ez berem su-ye deldar
Gu be an bivefa yar, hal-e in aşeg-e zar
Gu be her kuy-o berzen, piş-e her merd-o her zen
Begzerem çon be zari, hemço ebr-e behar-i
Ez do çeşm-e goherbar, dor feşanem sedef var
Mah-e no ço be çeşm-e merdon neyayed, her kes-eş be engoşt-e hod nemayed
Mah-e no ço be çeşm-e merdon neyayed, her kes-eş be engoşt-e hod nemayed
Der gem-e to ez bes ke zar-o nezar-em, ba helal-o yek mu tefavot nedarem
Der gem-e to ez bes ke zar-o nezar-em, ba helal-o yek mu tefavot nedarem
Gem boved kuh, del boved kah
Ateş-e eşg, derd-e cankah
Bes nehade eşget be duş-e delem bar, tersem ez gemet can separem be yek bar
Bes nehade eşget be duş-e delem bar, tersem ez gemet can separem be yek bar
Ey gol neşetsen ba hesan, peyveste –et eğer hust
Ey gol neşetsen ba hesan, peyveste –et eğer hust
Ruz-i biyayed kez to ne rengi be ca ne bust
Ruz-i biyayed kez to ne rengi be ca ne bust
Ba geyr eğer ke aşnea, ez çe be men yar-est
Salek be men ger bivefa, ez çe be egyar est
Bes bes hekayet ez to na-goften hemin behter
Ro ro şekayet ez to nakerden besi nikust
Ro ro şekayet ez to nakerden besi nikust
Ey sabahın rüzgârı, yavaşça es geç benim tarafımdan dildar'a (sevgiliye)
Anlat o vefasız yar'a, bu biçare aşığın halını
Sokak sokak, bütün halka söyle
Bahar bulutları gibi çaresizce geçtiğimde
İki mücevher yağdıran gözlerimden, inci yağar deniz kabuğu gibi
Ayın hilali insanların gözüne görünmeyince, herkes kendisince parmağıyla gösterir
Ayın hilali insanların gözüne görünmeyince, herkes kendisince parmağıyla gösterir
Senin gamından öyle çaresiz ve zayıf kalmışım ki, hilalle, bir kılla farkım yok
Senin gamından öyle çaresiz ve zayıf kalmışım ki, hilalle, bir kılla farkım yok
Gam bir dağdır ve yürek saman gibi
Aşkın ateşi ise bitmeyen acı
Senin aşkın öyle bir yük bırakmış yüreğimin omuzlarına, bir anda senin gamından öleceğimden korkarım!
Senin aşkın öyle bir yük bırakmış yüreğimin omuzlarına, bir anda senin gamından öleceğimden korkarım!
Ey gülüm, eğer hakirlerle oturmak senin her zamanki huyunsa
Bir gün gelir ki senden ne renk ne de hoş koku kalır
Başkalarla eğer arkadaşsa neden benim yarımmış?
Vefasız olmasına rağmen benim peşimden geliyorsa, neden başkalarla beraber oluyor
Yeter yeter, seni anlatmamak daha iyi
Git, git ki senden şikâyet etmemek daha güzel…
Mohsen Namjoo- Dele Zaram
Dele zârem fegân kem kon
tu eşkez dîdegân kem kon
gam ô nâle ze can kem kon
vay çe nâle hâ ke ez dil be râhet nemûdem men
behre-î ez an be ômrem, be coz hem nedîdem men
Merâ koşte negâhe to
neşînem çeşm be râ he to
ke bînem rû ye mâ he to
geşde secde gâhe men mâhe men käbeye rû-î yet
del şôde äsîre dâme hem ô tâbe gäsu-î yet
Bâzä vô benşin yekdem ke be lab âmed can äzizem ez entezâret
gâhr ô cedadî-î bes kon ke besteye dâmem ô mer â dele şôd şekâret
bähre to mîsôzed dele ve li to nedârize hâle zârem häbärî
âhe ciger sôzem râ be dele to zibâ ze çe nebed äşerî
Bîa bere me, bîa ô bebin, ke âmede bî to çe be sere men
mâh pikere men, simîn bere men, bîa ô bebin to çeşm-e tere men
Ey can!
bôte dîrîn, şebe pîşîn, ke be hâbem mâîh âmed
şôde âgâh, delem ey mâh, ke to pîşem hô hî âmed
gôzerî kon, nezerî kon, çek hoş endâme u şîrînî
dele mârâ, to del ârâ, ze vefâ de tesgînî
Ey zavallı gönlüm feryat eyle
gözlerimden az gözyaşı dök
canıma az figan ettir az kederlendir
ah ne figanlar ettim yoluna gönülden
ondan ömrümde bir kazanç görmedim kederden başka
Beni öldürdü senin bakışın
gözüm senin yolunda,oturuyorum
senin ay yüzünü göreyim diye
benim secdegahım olmuş ey ay yüzlüm
senin yüzün kabesi
gönül senin lüle lüle saçların büklümünün tuzağının esiri olmuş
Gel bir an otur yanımda
canım çıktı bekleyişten sevgilim
artık bitir küsmeyi ayrılıgı
çünkü tuzaga kapilmisim ve gönül kuşu senin avın olmuş
gönül senin için yanıyor ama sen habersizsin
ciğer yakan ahım neden senin gönlünü neden etkilemiyor güzel
gel kucağıma gel ve gör sensiz başıma ne geldi
Ey ay tenlim !
Ey gümüş yüzlüm !
Gel ve gör ıslak gözümü
Ey can, ey kadim sanem !
Önceki gece
rüyama bir ay girdiğinde
haberdar oldu gönlüm
senin yanıma geleceğini
Bir uğra, bir bak
ne hoş endam ve tatlısın
gönlümüzü sen süslüyorsun
vefanla bir teselli et gönlümüzü.
Mohsen Namjoo- To Kocayi ?
O yıldızdan, bu da Ay' dan
O karanlık geceden, bu da yoldan
Bu da yalnız, yoldaşsız benden,
Sen neredesin ?
O akşamdan, bu da seherden
"Gel yolculuktan, seni bekliyorum" dedin
Şimdi ben eve ulaşmışken,
Sen neredesin ?
O kıştan, bu da bahardan
Soğuk eller, takatsiz gönül.
Ah bu yalnızlık kederinden ah,
Sen neredesin ?
Sensiz geçen her gün, bezgin dargın bir gün batımıdır.
Sensiz soğuk gecelerimde yıldız kıtlığı vardır.
Şarkının ruhu gecenin pençelerinin tutsağıdır.
Senin ismin, anlamı en güzel şarkıdır.
Ne bir mesaj, ne bir adres...
Yerde misin, gökte mi ?
Keşke söyleseydin, keşke bilseydim
Sen neredesin ?
O diğerlerinden, bu da senden
Bugün de tıpkı dün gibi bir gün
Tekrarlanan bu günlerden yoruldum
Sen neredesin ?
Senin gecelerin hep dolunaylı gece
Gündüzlerin sımsıcak güneşli
Bu da benim gündüz ve gecelerimden
Sen neredesin ?
Bu benim feryadımdan, o da senin sükutundan
Bu benim istek ve ricamdan, bu da senin kibrinden
Ah bu yalnızlık kederinden, ah
Sen neredesin ?
Sensiz geçen her gün, bezgin dargın bir gün batımıdır.
Sensiz soğuk gecelerimde yıldız kıtlığı vardır.
Sensiz şarkının ruhu, gecenin pençelerinin tutsağıdır.
Senin ismin, anlamı en güzel şarkıdır.
Yazık oldu sensiz geçen günler
Yazık oldu o tüm yalnız geceler
Geç geldin ancak erken gittin
Şimdi neredesin ?
Mohsen Namjoo- Shiveye Nooshin Laban
Şirin dudaklıların şivesı yüz göstermektır azizim !
Anlayanların mesleği, görmek ve can vermektir.
Anlayanların mesleği, görmek ve can vermektir.
Dudağına yetiştiğin zaman, sus ve canını teslim et.
Öyle aşıklığın ücretı canını kolay vermektır.
Ben senin hasretinden azizim,
bu canı zor kurtarırım.
Sen ki bizimle sevgisız vefasız değildin.
Sen ki bizimle zalim cefakar değildin.
Sen ki bizimle zalim cefakar değildin.
Mohsen Namjoo- Shekveh
Be shekve goftam baram ze del yad e ruye to arzeuye to
Be khande gofta naranjam az kholgh o khuye to yade ruye to
Vali ze man ço del barkani, hadis e khod bar ke afkani?
Har koja ravi vasleye mani, saghar e vafa az che beşkani?
Qozashtam az oo be khire sari, gerefte rah e mah e digari
Konoon çe konam ba khataye delam , garam beravad aşenaye delam
Be joz rah e oo, na rah e degar, degar nakonam, khataye degar
Nakhofteam be khiali ke mipazad dele man
Nakhofteam be khiali ke mipazad dele man
Khomar e sad şabe daram şarabkhane kojast ?
Yakınarak senin anılarını,
seni arzulamayı gönlümden çıkarayım dedim.
Gülümseyerek;
“İncinmem senin huyundan,
senin yüzünü hatırlamaktan.
Ama benden gönlünü kopardığında
kime anlatacaksın hadis-i nefsini ?
Sen nereye gidersen benim bir parçamsın,
neden vefa ve sadakat kadehini kıracaksın ?” dedi…
Ondan vazgeçtim dik kafalılıkla,
başka bir ay yüzlünün yolunu tuttum.
başka bir ay yüzlünün yolunu tuttum.
Şimdi ne yapayım gönlümün hatasıyla,
gönlümün tanıdığı, sevgilisi gitmişken…
Onun yolunda yürümekten başka bir yolum yok,
artık başka bir hata yapamam !
Bir hayal uyutmuyor beni.
Gönlümü yakan bir hayalden dolayı uyuyamıyorum.
Yüz gecelik bir mahmurluk var bende.
Yüz gecelik bir mahmurluk var, meyhane nerede !?
Mohsen Namjoo- Yar Mara
Yar mera ğâr mera âşk-ı ciger-hâr merâ
yar tuyî ğâr tuyî hâce nigeh dâr merâ
Nûh tuyî rûh tuyî fâtih-i meftûh tuyî
sîne-i meşrûh tuyî ber der-i esrar merâ
Nûr tuyî sûr tuyî devlet-i mansûr tuyî
mürg-i kûh-i tûr tuyî hâste be minkâr merâ
Benim sevgilim, bana mağara kesilen, ciğerimi yiyen aşk olan,
sevgili de sensin, mağara da sen. A efendiler efendisi, beni gör-gözet.
Nuh da sensin, ruh da sen. açılan da sensin, açan da sen.
bana sırlar kapısında yarılıp açılan gönül de sensin, sen.
Nur da sensin, düğün-dernek de sen, yardım görüp üst olan devlet de sensin
gagasıyla beni yaralayan tur dağındaki kuş da sen...
Olur da olamazsam buralarda,
yanağındaki küçük çukura saklanmak istiyorum.
Uyumak,
yüzyıllarca uyumak..
İlla isim konulacaksa,
ben "masal" değil "hayat" demekten yanayım.
Bu yolları yan yana yürümekten yanayım..
Erguvanlar açmaya başladı.
Mavi mi pembe mi ayırt edemiyorum renkleri.
Kokuna bi isim bulmaya çalışmaktan da vazgeçtim.
Geldiğinde bir masada kahvemizi yudumlayıp,
heyecanla dedikodu yapacağız.
Sana kaçırmadan anlatmam gereken aylar biriktirdim..
Biraz sessizlik olacak sonra,
sen hüzünlü gözlerini uzaklara salacaksın.
Cümlelerim topallayacak, ağır aksak kelimelerle soracağım :
Nasılsın?
Nasılsın derken bile iyi olmana dualar ediyor olacağım..
Hiçbir sözümüz umutsuzluk taşımayacak,
inanacağız, inandıracağız,
yaşadığımız cehennemin cennete dönüşeceğine !
Herkesin unuttuğu küçük bir çocuğa gülümseyerek,
insanların koşarak geçerken farketmediği selpakçı amcanın gülüşüne karşılık vererek..
ve bırakarak bu dünyanın tüm kandırmacalarını,
kendimize insanca bir yol çizeceğiz !
gelmek isteyen ardımıza düşecek..
Gel!
Orda mutlu olduğunu biliyorum ama inan bencilce değil bu isteğim.
Bir gün hiç gelmemeye karar vererek gidersen, bavulumu hazırladım geçmişi koymadım içine,
adı ‘ geçmiş’ olacak gelecekleri
beraber yaşayalım diye!
Gitme!
Seni şah damarıma sakladım, adım atarsan yırtılır derim, kanar dizlerim. ölürüm.
Bir daha ayrılığı kaldıramam,yüküm ağır!
Susma!
Kelimelerin senin ayak izlerin.
Nereye gittiğini bulamazsa, ölür benim ellerim...
yanağındaki küçük çukura saklanmak istiyorum.
Uyumak,
yüzyıllarca uyumak..
İlla isim konulacaksa,
ben "masal" değil "hayat" demekten yanayım.
Bu yolları yan yana yürümekten yanayım..
Erguvanlar açmaya başladı.
Mavi mi pembe mi ayırt edemiyorum renkleri.
Kokuna bi isim bulmaya çalışmaktan da vazgeçtim.
Geldiğinde bir masada kahvemizi yudumlayıp,
heyecanla dedikodu yapacağız.
Sana kaçırmadan anlatmam gereken aylar biriktirdim..
Biraz sessizlik olacak sonra,
sen hüzünlü gözlerini uzaklara salacaksın.
Cümlelerim topallayacak, ağır aksak kelimelerle soracağım :
Nasılsın?
Nasılsın derken bile iyi olmana dualar ediyor olacağım..
Hiçbir sözümüz umutsuzluk taşımayacak,
inanacağız, inandıracağız,
yaşadığımız cehennemin cennete dönüşeceğine !
Herkesin unuttuğu küçük bir çocuğa gülümseyerek,
insanların koşarak geçerken farketmediği selpakçı amcanın gülüşüne karşılık vererek..
ve bırakarak bu dünyanın tüm kandırmacalarını,
kendimize insanca bir yol çizeceğiz !
gelmek isteyen ardımıza düşecek..
Gel!
Orda mutlu olduğunu biliyorum ama inan bencilce değil bu isteğim.
Bir gün hiç gelmemeye karar vererek gidersen, bavulumu hazırladım geçmişi koymadım içine,
adı ‘ geçmiş’ olacak gelecekleri
beraber yaşayalım diye!
Gitme!
Seni şah damarıma sakladım, adım atarsan yırtılır derim, kanar dizlerim. ölürüm.
Bir daha ayrılığı kaldıramam,yüküm ağır!
Susma!
Kelimelerin senin ayak izlerin.
Nereye gittiğini bulamazsa, ölür benim ellerim...
12 Şubat 2016 Cuma
Mohsen Namjoo- Toranj
gofta man on toranjam, kan dar jahan nagonjam
goftam beh az toranji, leekan be dast nayee
goftam beh az toranji, leekan be dast nayee
gofta to az kojayee, kashofte menamayee
goftam manam gharebe, az shahre ashnayee
gofta sare che dari, kaz sar khabr nadari
gofta sare che dari, kaz sar khabr nadari
goftam bar astanat, daram sare gedayee
gofta be delrobayee, ma ra che gooneh beeni?
gofta be delrobayee, ma ra che gooneh beeni?
goftam cho kharmanee kol, dar bazme delrobayee
goftam ke booye zolfat, gomrahe alam kard
goftam ke booye zolfat, gomrahe alam kard
gofta agar bedani, hamavat rahbar ayad
goftam ke nooshe la'alat, ma ra be arezoo kosht
goftam ke nooshe la'alat, ma ra be arezoo kosht
gofta to bandeghi kon, koo bande parvar ayad
dedi ben o turuncum ki sığmam dünyalara
dedim turunçtan da güzelsin, fakat ne gelir elden
dedi nerelisin sen, perişan görünürsün
dedim bir garibim ben, âşinâlık şehrinden
dedi ne arıyorsun; kaybetmişsin kendini
dedim kapının eşiğinde dilenmek isterim ben
dedi gönül çelmede nasıl bilirsin bizi
dedim bir gül harmanı bezminde gönül çelen
dedim zülfün kokusu dünyamı kaybettirdi
yol da gösterir sana dedi eger bilirsen
dedim dudağını sormanın arzusuna düşmüşüm
dedi kul köle ol sen; geliyor kul gözeten…
Lhasa de Sela - Abro la ventana
Ahora me levanto
De esta cama
Ahora
Abro la ventana
Y entra la luz
Con el viento
Ahora te siento
Y estas tan lejos
De aquí
Si un día te vas
Y ya no vuelves más
Si un día me voy
Y ya no vuelvo yo
Que largo es el mundo
Es infinito
Ayer te tuve
En mis brazos
Y hoy
Como un grano de arena
En algún suelo ajeno
Estas escondido de mí
Si un día te vas
Y ya no vuelves más
Si un día me voy
Y ya no vuelvo yo
Que grán silencio
Todo en suspenso
Que vértigo de no verte
Retumbo
Como una campana
Abro la ventana
Y entras tú
Entras tú
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)